Bu yıl Eskişehir de Anadolu üniversitesinde bir konferansa katılmıştım. Konuşmacı Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Başkanı Harun Karacan idi. Ve konferansın ortasında elinde süslü göz alıcı bir taş çıkarmıştı. Ve yaklaşık 500 kişinin bulunduğu salona çıkardığı taşın adını sordu. Salonda hiç kimse bilemedi… Bildiğini iddia eden birkaç kişide taşın ismini anımsayamadı.
Bu taş Kadıköy taşı diye de bilinen kalsedon taşıydı. Ve bu taş dünyada sadece Eskişehir’in bir ilçesine bağlı bir köyde çıkıyordu… Kısaca dünyadaki ender taşlardan biriydi.
Eskişehir diyince ilk akla lületaşı gelir ama böyle ender bir güzellik unutulmuştu.
Konferans sonunda kültürünüzü iyi anlamanın bilmenin önemini böyle bir deneyimle öğrenmiş oldum bende taşın adını yeni duyanlardan biri olarak.
Konu girişimcilik olunca o konferanstan sonra bu taşı internette pazarlamaya karar verdim. Şık, satılabilirlik olanağı çok yüksek ve de çok ucuz bir mücevherdi. Hem kolye ve yüzük şeklinde hediye edilebilir yâda şifalı taş furyasında istifade ederek yine de satılırdı.
Bu taşı önceden öğrenenler ne mi yaptı?
Bu taşı internette baya bir araştırdım ve blogspotlarda bile satan insanlar gördüm. Dedim ya satılabilirliği yüksek, ucuz şık bir mücevherdi.
Satanlar bu taşı satmaya hala devam ediyor. Bu yılın ortalarına kadar süre gelen şifalı taş furyasından bu tür taşları e-ticaret sitelerinde satanlar çok güzel paralar kazandılar.
The secret kitabında zengin olan kişiler için onlar bir şeyi farketmişlerdir diyor, işte size sır:etrafınızdan başlayarak, ne olup bitiyor öğrenin, ve harekete geçin.
Harekete geçen kişilerden biri:Harun Karacan geçenlerde Eskişehirin bir ilçesinde yıllardır boşa akan maden suyunu ambalajlamış ve şuan tüm Türkiye de arzını gerçekleştirmekte.Sorsanız o kaynaktan Eskişehir de yaşayanların birçoğunun haberi bile yoktur.Demekki farkeden farkediliyor.
ÖZET: Kültür mozaiği olan Türkiye de mozaikteki yerinizi, özünüzü iyi bilmezseniz gözleriniz kamaşır önünüzü göremezsiniz, olduğunuz yerde kalır dışına çıkamazsınız, resimdeki gibi sudan çıkmış balığa dönersiniz.
Bu yazının ilhamı ise Anadolu’nun Kayıp Şarkıları isimli belgeselden gelmektedir. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
yazı için teşekkürler